Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sefiller

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
0671
Admin
Admin
0671


Mesaj Sayısı : 708
Yaş : 29
Nerden : İstanbul
Takımı : Beşiktaş
Memleketi : Kırıkkale
Kayıt tarihi : 24/08/07

Sefiller Empty
MesajKonu: Sefiller   Sefiller Icon_minitimeÇarş. Ekim 03, 2007 8:06 pm

SEFİLLER (özeti)

Bay Myriel genç yaşında evlenmiştir. Eski parlamento üyeleri dağıtıldıktan sonra Bay Myriel İtalyar17;ya göç etmiştir ve burada uzun süredir hasta olan eşini Fransız İhtilali ile birlikte kaybetmiştir.

Uzun bir aradan sonra Bay Myriel tekrar Fransar17;ya dönmüştür. Burada rahip olmuştur ve Digne piskoposluğuna atanmıştır. Bu atamayla Bay Myriel kendisinden on yaş küçük olan kız kardeşini ve hizmetçilerini alarak görev yerine gitmiştir.

Piskoposluk sarayı çok görkemli bir konaktır fakat bunu yanında hastane tek katlı çok küçük bir yerdir. Bay Myriel bir akşam hastanenin başhekimini evine yemeğe çağırır ve ona evi ile hastaneyi değiştirmeyi önerir. Bu öneriyi sevinçle karşılayan başhekim bu öneriyi kabul eder ve kısa bir sürede hastane ile piskoposluk sarayının yeri değişir.

Bay Myriel yaptığı yardımlarla kısa sürede halkın kalbinde taht kurmuştur. Halka verdiği vaazlarda hasta olan insanlara kötü gözle bakılmaması gerektiğini bunu aksine hastalığı yaratan koşulları görüp onları iyileştirmenin bir çaresini bulmanın gerektiğini anlatmıştır.

1815 yılının Ekim ayında Digne kentine kırk yaşlarında bir adam gelmiştir. Bu adam ilginç giyimiyle garip bir görüntü oluşturuyordur. Adam kentin en gösterişli bir hanına doğru yürür ve orada kalmak istediğini han sahibine iletir fakat kalacak yer olmadığı için buradan geri döner. Halbuki bu handa yer vardır fakat hancı sahibinin gözü tutmadığı için adama yalan söyler ve onu başından atar.

Adam, girdiği diğer meyhanede de handaki olaylara benzer davranışlarla karşılaşır ve bir cezaevinin kapısını çalar. Küçük pencereden bakan gardiyana bir gecelik yatak istediğini söyler fakat gardiyan oraya sadece suç işleyenlerin girebileceğini söyler ve pencereyi kapatır.

Gece yaklaştıkça adam iyice titremeye başlamıştır. Yürüdüğü yolun sonunda yıkık bir kulübe görür ve geceyi geçirmek için oraya sığınmaya karar verir. Fakat içeri girer girmez kocaman bir köpekle karşılaşır ve haykırarak oradan uzaklaşır. Bütün umutlarını yitirmiş bir vaziyette kilisenin bahçesindeki taş kanepeye uzanır. Tam o sırada kiliseden çıkan yaşlı bir kadın adamı görerek ona yaklaşır. Bu kadın Bay Myrielr17;in hizmetçisi Bayan Magloirer17;dir. Adama yaklaşarak ona bir kaç soru sorar ve sonunda adamın elini tutarak bahçenin öbür ucundaki kulübeye gitmesini önerir ve daha sonra oradan uzaklaşır.

Adam hiçbir şey söylemeden kendisine gösterilen yere doğru yürür ve kulübenin kapısını çalar. İçerden bir ses kapının açık olduğunu ve içeri girebileceğini söyler.

Yabancı adam kapıyı itip içeri girer. Kısa bir süre sonra adam Bay Myrielr17;in yanına gelerek boğuk bir sesle adını Jan Valjan olduğunu ve kürek hükümlüsü olduğunu anlatır ve devam eder. Tam on dokuz yılının zindanda geçirdiğini, Paterliye kasabasına gittiğini ve dört gündür yolda olduğunu söyler

Piskopos (Bay Myriel) sakin bir sesle hizmetçiye dönerek misafirlerine yiyecek ve yatacak bir mekan hazırlamalarını söyler. Kısa bir süre sonra Bayan Magloire elinde gümüş şamdanlarla içeri girer. Misafirin önüne altın, gümüş çatal-bıçakları ve tabakları koyar.

Bayan Magloire çok güzel bir yemek hazırlamşıtır ve Piskopos bir de bunlara özel günler için sakladığı Bordo şarabını ilave ederek misafirine:

-Buyurun sofraya! demiştir.

Adam, açlığın vermiş olduğu hisle hemen sofraya oturup yemeklerini yemiştir ve yemekten sonra meyve yerken piskoposa teşekkürlerini bildirir.

Adam yemekten sonra kendisine ayrılan yatağa giderek deliksiz bir uykuya dalar.

Jan Valjan gece yarısı uyanır ve tekrar yatmak ister fakat bir türlü uyuyamaz. Aklı yaşlı, hizmetçinin birkaç saat önce masaya koyduğu gümüş ve altın yemek takımlarında kalmıştır. Geceyarısı kalkıp gizlice papazın odasına girer ve sanki bunu daha önceleri yapıyormuş gibi çabucak papazın başucundaki sepeti kavrar. Bu sepetin içinde o akşam yemek yediği gümüş takımlar vardır.

Jan Valjan kısar sürede odadan çıkar ve kaçmaya başlar.

Ertesi sabah Bay Myriel bahçeye dolaşmaya çıkar Bu sırada sararmış bir yüzle hizmetçi Magloire çıkagelir ve dünkü adamın gümüş takımlarını alarak kaçtığını söyler

Myriel kadına dönerek gümüş takımların kendilerinin mi olduğunu sorar. Hizmetçi tam cevap vermeye hazırlanırken Jan Valjan ve onu yakalayan üç jandarma kapıyı açarak içeri girerler. Jandarmalar piskoposa askerce bir selam vererek:

- Piskoposum... bu sefil...

Myriel jandarmanın sözünü keserek Myrielr17;e niçin sadece çatal-bıçak ve tabakları aldığını oysa ki kendisinin ona gümüş şamdanları da verdiğini söyler. Bu sözler karşısında Jan Valjan Myrielr17;e büyük bir şaşkınlıkla bakar. Bu sırada piskopos jandarmalara Jan Valjanr17;ı serbest bırakarak gitmelerini emrederek Jan Valjanr17;a şamdanları da verir.
Jan Valjan, hayretten ve korkudan sapsarı kesilmiştir. Piskopos şamdanları uzatırken ona yaklaşarak gümüşleri alarak kötü geçmişini unutmasını ve iyi bir insan olma yolunda kendisine verdiği sözü tutmasını söyler.

Jan Valjan koşarcasına Digne kentinden çıkar ve akşama kadar kırlarda yürür.

Aynı yüzyılın içinde Montfermeir17;de bir otel vardır. Bu oteli Tenardiye adında bir karı-koca çalıştırmaktadır. Kapının önünde iki kız çocuğu oynamaktadır. Çocukların annesi oturmaktadır. Tam bu sırada kucağında çocuğu ile birlikte çok yoksul bir kadın kapıya gelir. Üzgün ve birazda hasta görünümlü olan bu kadın Bayan Tenardiyer17;ye kendi öyküsünü anlatmaya başlar. Konuşması bitince kucağındaki çocuğu öperek uyandırır ve kapının önünde oynayan iki kız çocuğun yanlarına yollar ve iki kadın konuşmalarına devam ederler.

Bu sırada Bayan Tenardiye küçük kızın adının Cosette olduğunu öğrenir. Üç küçük kız kardeş gibi kapının önünde oynuyorlardır. Bu durum karşısında yabancı kadın Bayan Tenradiyer17;nin elinin tutarak kızının onların yanın kalmasını ister. Bayan Tenardiye kadının bu isteğini geri çevirmez.

Yabancı kadın onlara ayda altı frank verebileceğini söyler. Bu sözü duyan Bay Tenardiye yedi franktan aşağıya olmayacağını üstelik altı aylığının da peşin olacağını,çocuğun giyimi içinde on beş frank vermesi gerektiğini ancak bu koşullar altında çocuğu kabul edeceğini söyler.

Kadın seksen frankı olduğunu ve adamın istediklerini vereceğini söyler ve böylece pazarlık kısa sürede sona erer. Kadın o gece otelde kalır ve ertesi sabah kısa zamanda dönmek umuduyla oradan ayrılır.

Otel sahibi bir ölü soyucudur. Kadından aldığı paralarla borçlarını ödemiştir fakat çocuğa gereken ilgiyi göstermemiştir.

Çocuğunu otel sahiplerine bırakan Bayan Fantine, Monteil-Sur-Mer kentine gelince her şeyi değişmiş bulur ve bu sırada kendisi gitgide yoksullaşmıştır.

1815 yılının sonlarına doğru yabancı biri şehre gelip yerleşmiş ve yeni buluşlarıyla yeni bir sanayi geliştirmiştir. Üç yıl sonra bu adam hem kendisini hem de çevresindekileri zengin etmiştir.

Adam köye geldiğinde bir yangın başlamıştı ve adam ölümü hiçe sayarak jandarma komutanının iki çocuğunu alevler çıkarmıştır. Cesur yabancı bu olaydan sonra Baba Madlen diye tanınmıştır. Adam çok kazanıyordur ama kazancının tümünü yoksullara harcamaktadır. Kasabaya hastane, okul ve düşkünler evi yaptırmıştır.

Kral,halka yaptıklarına karşı Baba Madlenr17;e şehrin valiliğini teklif etmiştir. Halkın da sürekli istek ve ricalarıyla bu görevi kabul ederek vali olmuştur. Herkese yardımcı olmaya çalışmaktadır.

1821 yılının başlarında Digne şehri piskoposunun öldüğü haberi gelmiştir şehre. Vali Madlen bu habere çok üzülmüştür. Günlerce karalar giyerek yas tutmuştur. Bu durum şehir sakinlerinin dikkatini çekmiştir ve kısa bir süre sonra Valir17;yle piskopos arasında akrabalık olduğu söylentileri yayılır. Merakını yenemeyen bir vatandaş Valir17;ye bunu sorar. Bu soru karşısında Vali böyle bir şey olmadığını fakat bir zamanlar onun uşaklığını yaptığını söyler.

Bu beklenmedik haberle Valir17;ye gösterilen saygı tüm yörelerde dillere destan olur. Fakat bu hastalığa polis müfettişi Javert yakalanmamıştır. Bu adam tüm bakışlarını Vali Madlen üzerine çevirmiştir fakat Madlen herkese olduğu ona da içtenlikle davranmaktadır. Bir gün Fauchelevent Babanın ayağı kayar ve bir at arabasının altına düşer. Araba ağır yüklüdür ve tekerler gittikçe çamura gömülmektedir. Kaldıraç getirip ihtiyarı arabanın altından kurtarmak gerekmektedir. Tam bu sırada Vali Madlen olay yerine gelir ve canı pahasına arabanın altına girip Fauchelevent Babayı tekerleklerin altından kurtarır.

Vali Madlen, Fauchelevent Babayı kendi fabrikasının revirlerinden birine yatırır. Zavallı ihtiyar ertesi sabah başucunda Vali Madlenin bıraktığı bir zarf içinde kaybettiği atların ve kırılan arabasının bedeli olan bin frank bulur.

Fauchelevent baba iyileşmiştir fakat bacağı sakat kalmıştır. Madlen onu Parisr17;te bir manastıra bahçıvan yapmıştır.

Fantine memleketine döndüğünde Vali Madlenr17;in fabrikasında iş bulup çalışmaya başlamıştır. Her ay kızı için Tenardiyer17;lere düzenli para göndermektedir. Okuma yazma bilmediği için mektupları başkasına yazdırmaktadır. Sık mektup yazması, hakkında olumsuz söylentilerin çıkmasına neden olmuştur. Fabrika müdürü, bir gün Fantiner17;yi yanına çağırıp ona elli frank vermiş ve Madlenr17;in kendisini işten çıkarmak istediğini söylemiştir. Oysa ki Madlenr17;in hiçbir şeyden haberi yoktur. Bir gün Tenardiyelerr17;den mektup gelir. Çocuğu hasta olduğu için elli frank istemektedirler. Fantine elindeki son parayı hemen postayla göndermiştir. Kısa bir süre sonra başka bir mektupta çocuğuna çok masraf yapıldığını ve yüz frank göndermezse çocuğu sokağa atacakları yazmaktadır.

Fantiner17;nin bütün parası bitmiştir ve bu parayı bulmak için saçlarını berbere, ön dişlerini dişçiye satarak elli frank toplayabilmiştir ve son durumuyla on beş yaş birden ihtiyarlamıştır gibi görünmektedir. Fantine, bunlara neden olan Madlen Babar17;ya lanetler yağdırmaktadır.

Bir gün sokakta yürürken, birkaç sokak serserisi ona saldırır ve bu durum karşısında Fantine kendini savunmak için adamları tırmalamaya başlamıştır. Bağrışmalarla etrafta insanlar toplanmaya başlamıştır. Tam bu sırada Javert yanındaki jandarmalarla olay yerine gelerek jandarmalara kadını onunla birlikte karakola getirmelerini emretmiştir.

Javert, hazırladığı tutanakla Fantiner17;ye altı ay hapis cezası verir. Bu ceza karşısında Fantine Cosetter17;i düşünerek ağlamaya başlar.

Askerler Fantiner17;yi tam *ürecekleri sırada Vali Madlen çıkagelir. Fantine gülerek Madlenr17;e yaklaşır ve r0;demek vali olacak adam sensin!r1; diyerek yüzüne tükürür. Müfettiş tam olaya müdahale edecekken Madlen onu engeller ve Fantiner17;yi serbest bırakmasını emreder. Javert serbest bırakmak istemese de Madlen büyük çabaları sonucu Fantine serbest kalır. Madlen tüm olanları yeni öğrendiğini ve bu durum karşısında üzgün olduğunu söyleyerek özür diler ve tüm borçlarının ödenerek çocuğuna kavuşacağının müjdesini verir.

Fantine bu sözler karşısında dayanamaz ve düşüp bayılır. Madlen onu fabrikasındaki revire yatırır. Ertesi gün her şeyi öğrenir ve Tenardiyelerr17;e bir mektup yazarak Fantiner17;nin borcunun bir mislisini ödeyeceğini ve çocuğu hemen Monteuil-sur-Merr17;e göndermelerini ister.

Fantiner17;nin sağlığı kötüye gitmektedir. Tenardiyer17;ler parayı görünce çok şaşırmışlardır fakat çocuğu vermek istememişlerdir.

Madlen bir gün Fantiner17;ye Cosetter17;i almak için birini göndereceğini , olmazsa kendi gideceğini söylemiştir. Sonra Fantiner17;nin ağzından Tenrdiyelerr17;e bir mektup yazmıştır.

Ertesi gün gelişen olaylar sonucunda Madlen eskiden işlediği suçun cezasını başka birisinin çektiğini öğrenir ve hemen adamın cezasının kesileceği duruşmaya gider. Tam yargıç duruşmayı bitirecekken Madlen yapılan hatayı düzeltmek istediğini asıl suçlunun kendisi olduğunu itiraf eder Bu itiraf daha sonra tanıklar tarafından da onaylandı ve sonun adam serbest bırakılır.

Madlenr17;in gerçek adı Jan Valjanr17;dır ve aynı gün akşamı Javert; Jan Valjanr17;ı tutuklama emrini alır. Bu durum sonucunda Fantine yeniden yavrusu Cosetter17;i göremeyeceği duygusuna kapılarak umutsuzluk ve acı içinde son nefesini verir. Jan Valjan tutuklandıktan sonra hizmetçisine bir mektup yazıp Fantiner17;nin cenaze masraflarının karşılanmasını ve geriye kalan servetin yoksullara dağıtılmasını söyler.

Jan Valjan, Fantiner17;ye verdiği sözü tutmak için ilk fırsatta kaçmıştır ce küçük Cosetter17;i bulmak için Monfermeilr17;e gitmiştir. Jan Valjan ormanın içinden yürüyerek tarif edilen otele doğru giderken, çaresizce inleyen bir ses duyar. Bu ses küçük Cosetter17;e aittir. Kız su dolu kocaman bir kovanın ağırlığı altında iki büklüm yürümektedir.
Jan Valjan küçük kıza yardım eder ve onunla birlikte çalıştığı otele yani Tenardiyelerr17;in yanına gider ve bu sırada küçük kızın Cosette olduğunu öğrenir.

Jan Valjan otele girdiğinde Tenardiyelerr17;le tanışır ve bir gece orada kalacağını belirtir.

Jan Valjan ertesi sabah kalktığında Bayan Tenardiyer17;ye gideceğini hesabının ne kadar olduğunu sorar. Bayan Tenardiye kocasının hazırladığı yirmi üç franklık faturayı utangaç bir yüzle Jan Valjanr17;a uzatır. Jan Valjan makbuza bir göz attıktan sonra kazançlarının iyi olup olmadığını sorar.

Kadın utangaç bir yüzle hayır diye cevap verir ve Cosetter17;in kendilerine çok masraf açtığını söyler. Jan Valjan Cosette alabilmek için ilgisiz görünür ve Cosetter17;i birisinin onlardan alsa nasıl olacağını sorar.

Bayan Tenardiye sevinçle onu alıp *ürebileceğini sevinçle söyler ve Jan Valjan gizli bir sevinçle kabul eder. Konuşmaları dinleyen Bay Tenardiye Jan Valjan ile konuşmak ister ve ona acilen bin beş yüz franka ihtiyacı olduğunu söyler. Jan Valjan hiç tereddüt etmeden üç tane beş yüzlük frankı masa üstüne atar. Paraları gören Bay Tenardiye hemen çocuğu getirir ve daha sonra Jan Valjan ile Cosette oradan uzaklaşırlar.

Jan Valjan Cosetter17;i Parisr17;e *ürür ve orda eski bir eve yerleşirler. Ertesi Jan Vljan sokakta bir dilenciye para verirken dilencinin ona dik dik baktığını görür ve onun bir polis olabileceğinden şüphelenir. Eve geldiğinde hemen bütün eşyalarını toplar ve Cosetter17;i yanına alarak oradan uzaklaşır ve bir avluya gelir. Bu avluda topallayarak yürüyen bir ihtiyara rastlar ve adama cebinden çıkardığı paraları uzatarak bir gecelik yer istediğini söyler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ozkanlar.yetkin-forum.com
0671
Admin
Admin
0671


Mesaj Sayısı : 708
Yaş : 29
Nerden : İstanbul
Takımı : Beşiktaş
Memleketi : Kırıkkale
Kayıt tarihi : 24/08/07

Sefiller Empty
MesajKonu: Geri: Sefiller   Sefiller Icon_minitimeÇarş. Ekim 03, 2007 8:06 pm

Adam geri dönerek şaşkın bir ifadeyle Jan Valjanr17;ın suratına bakar ve ona Madlen Baba olup olmadığını sorar. Fakat Jan Valjan bu ihtiyarı tanımamıştır. Adam kendisinin bir arabanın altından kurtardığı Fauchelevent Baba olduğu söyler. Sonunda Jan Valjan hatırlar ve Fauchelevntr17;in kaldığı bayanlar manastırının arkasında bir kulübeye yerleşir. Fauchelevent onu manastıra kardeşi olarak tanıtır ve onun bahçıvan olarak işe alınmasını sağlar ve Cosetter17;inde manastıra kabul edilmesini sağlar.

Cosette haftada bir gün Jan Valjanr17;ın yanında kalmaktadır. Manastırda her şey huzur vericidir. Bu durum Jan Valjanr17;a büyük bir huzur vermektedir. Böylece aradan sekiz yıl geçmiştir.

Cosette eğitimini manastırda tamamlamış ve büyümüştür. Bay Jilnorman doksan yaşını geçmiştir fakat hala dimdik ayaktadır. Bir kızı, çocuğunu doğururken ölmüştür. Bay Jilnorman torununu kendisi yetiştirmek istemiş, eğer bu isteğine karşı çıkarsa onu mirasından mahrum edeceğini çocuğun babasına bildirmişti. Maryüs(çocuk)r17;ün babası Waterloo Savaşı sonrası albay rütbesiyle baron ünvanını almıştır. Oysa Bay Jilnorman büyük devrimin bir haydutluklar yığını olduğunu düşünüyordur. Damadının fikirlerine karşı çıkıyordur fakat torununu da çok sevmektedir.

Maryüsr17;ün babası Vernonr17;da çocuğunun hasretini çiçekleri severek gidermeye çalışmaktadır. Maryüs on yedi yaşına girmiş, koleji bitirmiş, hukuk tahsiline başlamıştır.

Bir akşam okul dönüşü dedesi elinde bir mektupla onu karşılar ve babasının ağır hasta olduğunu ve ertesi günü Vernonr17;a gideceğini söyler.

Maryüsr17;ün babası hakkındaki kanaati yılda iki mektuptan oluştuğu için Vernonr17;a gitmekte acele etmez. Ertesi günü Vernonr17;a verdiğinde gözü yaşlı hizmetçiyle karşılaşır. Albay Pontmercy iki saat önce ölmüştür. Maryüs babasının yatağının başucunda bir mektup bulmuştur. Mektupta imparatorun kendisini baron yaptığını, Jilnormanr17;ın bu ünvanını tanımadığını fakat onu Maryüsr17;ün taşıyacağından hiçbir kuşkusu olmadığını belirtir. Mektubun sonunda kendisini savaştan yaralıyken kurtaran çavuşun adı yazıyordur. Oğlu Maryüsr17;e eğer o adamı görürse ona iyilik yapmasını istemektedir.

Maryüs, babasının defin merasiminden sonra Parisr17;e dönüp öğrenimine devam etmiştir. Dedesi, babasının üniformasını ve kılıcını bir eskiciye satmıştır.

Birkaç ay sonra Maryüs bir gün kiliseye duaya gider. Merasim başlamadan yanına yaklaşan yaşlı biri ona eski yerine oturduğunu söyler. Maryüs yan sandalyeye geçer. Bu sırada adam konuşmasında oturduğu yerin eskiden Pontmercy adında bir albayın olduğunu söyler. Kiliseye duaya getirilen oğlunu uzaktan görmek için geldiğini fakat bundan çocuğun haberi olmadığını söyler. Çocuğun anne tarafının ailesi bir miras meselesini araya sokarak çocuğu görmesini engellediklerini fakat kendisine göre siyasi inançları nedeniyle çocuğunu ondan ayırdıklarını söyledi.

Maryüs, bir tesadüf eseri babası hakkındaki gerçeği acı da olsa öğrenmişti. O günden sonra babasının bütün hayatını öğrenmeye çalıştı.

Maryüs dedesi ile babası yüzünden tartışmış ve dedesinin evini bir daha dönmemek üzere terk etmiştir. Ertesi günü fakültede yeni birisiyle tanışmıştır. Bu kişi, r0;Maryüs Ponmersir1; dendiğinde r0;buradar1; diyen ve bu yüzden okuldan kaydı silinen biridir. Adı Legir17;dir. Maryüs, olayı duyunca çok üzülmüştür fakat arkadaşı onun aksine çok neşelidir.

Maryüsr17;ün siyasal düşünceleri yüzünden evden kovulduğunu öğrenince çok üzülmüştür. Onu teselli ederek kendi otelinde birlikte kalabileceğini söyler.
Maryüs, geceleri çeviri yaparak gündüzleri hukuk fakültesine devam ederek okulunu bitirir. Kaldığı oda Legi Kurfeyrakr17;ındır. Bu oda eskiden Jan Valjan ile Cosetter17;in Parisr17;e ilk geldiklerinde yerleştikleri eski evdi.

Kısa zamanda yürekliliği ve çalışkanlığıyla Maryüs yoksul olmaktan çıkmıştır. Almanca ve İngilizce Öğrenmiştir. Pek hukuk davaları almıyor onun yerine çeviri ve gazete makalelerine derleme yapmaktadır. Bu iş ona yılda yedi yüz frank kazandırmaktadır. Boş zamanlarında yürüyüşlere çıkıp bol bol düşünerek hayaller kurmaktadır.

Yirmi yaşında yakışıklı bir genç olan Maryüs, Lüxemburg Parkır17;nda her gezmeye çıkışında, genç bir kızla yaşlı bir adamın kanepede yan yana oturduklarını görmektedir. Bu çiftin önlerinde her geçişinde yüreği tarifsiz çarpıntılar içinde atmaktadır. Bir gün onları oturdukları eve kadar izler. Fakat durumu anlayan yaşlı adam, hemen oturduğu semtteki evi değiştirdi ve bir daha Lüxemburg Parkır17;na uğramaz olmuştur. Bu olay Maryüs için bir darbe olmuştur ve bütün aramalarına rağmen yaşlı adam ve kızı bulamadı.

Maryüs, yaşlı adam ve kızını bir türlü aklından çıkaramıyordu. Bir gün Tenardiyer17;nin kızı Eponinr17;i görmüştür. Maryüs Eponinr17;e yaşlı adamın adresini sorar. Kız bunun kendisi için çok kolay olduğunu söyler.

Bir hafta sonra Eponin dediğini yapar ve Maryüsr17;e kızın adresini verir. Maryüs, verilen adrese hemen gider. Gördüğü ev büyük bir bahçe içinde müstakil bir evdir. Maryüs, yaşlı adamın ve komşularının dikkatini çekmemek için elinden geleni yapar.

Bir gün genç kızı bahçenin köşesinde otururken görür fakat yanına yaklaşmaz. Genç kız ikinci gün aynı yerde otururken üzerine taş konmuş bir mektup bulur. Mektupu açıp okuduğunda içi kalbinin atışı hızlanır çünkü bu mektubun Lüxemburg Parkır17;nda kendisini tatlı bakışlarla süzen gençten geldiğini anlar.

Ertesi akşam güzel giyinip aynı yere oturur. Kısa bir zaman sonra arkasında bir gölge görür. Dönüp baktığında onun olduğunu görür.

Genç adam özür dileyerek lafa girer ve hayatın onun için yaşanmaz hale geldiğini, geçen akşam kızı dinlediğini ve onu taparcasına sevdiğini söyler.
Bu sözler üzerine genç kız heyecanlanır. Maryüs, kızı kolları arasına alır. Genç kız Maryüsr17;ün elini kalbinin üzerine koyar ve bu sırada Maryüs oradaki mektubu hissederek Kendisini sevip sevmediğini sorar. Genç kız bunu zaten bildiğini söyler ve tanışırlar.

O gece birlikte oturup birbirlerini yakından tanımaya çalışmışlardır. Ve bu durum 1832 yılının Mayıs ayı boyunca her akşam böyle devam etti.

Bir akşam Cosette oradan ayrılacaklarını söyler. Bu haber üzerine Maryüs çok üzülür ve kendisinin bu durumdan sonra yaşayamayacağını söyler. Cosette, onunda kendileriyle gelip gelemeyeceğini sorar. Maryüs Pasaport parası bulmasının imkansız olduğunu söyler. Cosette bu durumu babasına açacağına söz verir. Maryüs adresini, r0;Camcılar Sokağı No:16r1;, yazarak oradan ayrılır.

Jan Valjan, manastırdan çıktıktan sonra, Sorguç Sokağır17;ndaki evi kiralamıştır. Bir gün parkta dolaşırken Javert ile karşılaşır. Üstündeki elbiselerin farklı olması nedeniyle Javert onu tanıyamaz ve Jan Valjan o günden sonra daha dikkatli davranmaya başlar.

Ayaklanmalar Parisr17;i kuşkulu kimselerin bulunduğu bir ortama dönüştürmüştür. Bu nedenle Jan Valjan Parisr17;ten ayrılmaya karar verir.

Bir akşam Maryüs, Cosetter17;i eski buluştukları yerde arar fakat bulamaz. Tam o sırada Eponinr17;i görür. Eponin Maryüsr17;e arkadaşlarının onu Kenevir sokağındaki barikatlarda beklediğini söyler.

Maryüs hemen evine koşup silahlarını alır ve Kenevirciler sokağına doğru yol alır. Maryüs sokağa vardıktan iki saat sonra hükümet güçleriyle göstericiler arasında çatışma başlar. Yalnızca Hal ahallesir17;nde üniversite öğrencileri il işçiler yirmi yedi adet barikat kurmuşlardır.

Bu çatışmalar sırasında Anjobra ismimde bir adam Javertr17;i yakalar ve onu bir direğe bağlayarak, barikat düşmeden on dakika önce kurşuna dizileceğini söyler.

Uzun çatışmalardan sonra Maryüs öldürülmek istenir fakat ona doğrultulan namlunun ucuna Eponin elini koyar ve Maryüsr17;ün yaralanmasını hatta ölmesini engeller ve bir süre sonra Maryüs'ün yanına gelerek ona bir mektup verir ve daha sonra başı yana düşerek ölür.

Maryüs hemen yandaki salona girer ve mum ışığında Eponinr17;in verdiği mektubu okumaya başlar. Mektupta Cosette hemen yola çıkmaları gerektiğini, o, akşam Silahlı Adam Sokak No:7r17;de kalacaklarını söyler.

Maryüs biraz düşündükten sonra not defterinden bir sayfa kopararak, evlenmelerinin imkansız olduğunu, kendisinin şansı olmadığını, o akşam evlerine geldiğini fakat onu bulamadığını, verdiği sözü tuttuğunu ve öleceğini yazar. Son olarak onu çok sevdiğini ve onun bu mektubu okuduğu zaman kendi ruhunun onun yanında olacağını ve ona gülümseyeceğini söyler.

Gayroşr17;u çağırıp yazdığı mektubu, yazdığı adrese ulaştırmasını ister. Bu isteği hemen yerine getiren Gayroş mektubu kaptığı gibi karanlıkta kaybolur.

Jan Valjan, Sorguç sokağındaki eşyalarını toplamadan kaçmak ister fakat tam bu sırada Cosetter17;in yazdığı mektubun kurutma kağıdının üzerine geçtiğini görür. Bu satırları tuvaletteki aynada okuduğunda bir acı hisseder. Kağıtta Cosette: r0;Sevgilim ne yazık ki, babam hemen yola çıkmamızı istiyor. Bu akşam Silahlı Adam sokağı No:7r17;de kalacağız...r1; demektedir.

Sokağa çıkıp bir taşın üzerine oturur. Her taraftan silah sesleri gelmektedir. Tam bu sırada buz gibi alaylı bir ses duyar. Bu ses Gayroşr17;un sesidir. Gayroş bu sokakta oturup oturmadığını sorar. Jan Valjan evet diye cevap veriri. Gayroş ona 7 nolu evi gösterip gösteremeyeceğini sorar. Bu sözler üzerine Jan Valjanr17;ın zihninde aniden şimşekler çakar ve beklediği mektubu mu getirdiğini sorar. Gayroş onun bir erkek olduğunu söyler fakat Jan Valjan bu mektubu kendisinin alması için görevlendirildiğini söyler. Gayroş mektubu verir ve hızla oradan uzaklaşır.

Jan Valjan mektubu okuduktan sonra kapıcıya belirli talimatlar verir ve daha sonra bir kaç barikatı aşıp Mondetur Sokağır17;na gelir.

Jan Valjanr17;ın devrimciler arasına katılması Maryüsr17;ü pek etkilemez fakat bu olanlar Jan Valjan için bir rüyadan farksızdır. Javert, Jan Valjanr17;ın görünce çok doğal bir hareket olduğunu, bir kürek mahkumunun ait olduğu yeri bulduğunu söyler.

Uzun çatışmalardan sonra Gayroş ölür Sokağın ucunda omuzlarında baltalarıyla itfaiyeciler görünür. Yol aşmak için askerlerin önünde yürümektedirler. Devrimciler kaldırım taşlarını kucaklayıp evlere sığınmaya başlamışlardır. Bı sırada Anjobrar17;nın gözü Javertr17;e takılır ve ona onu unuttuğunu sanmamasını, orada çıkacak son kişinin onun kafasını patlatacağını söyler. Tam bu sırada Jan Valjan bu görevin kendisine verilmesini ister. Anjobra bunu kabul ederek onu arka sokağa *ürmesini ve orada işini halletmesini söyler.

Jan Valjan elinde tabancası, Javertr17;i ellerinin bağlandığı ipi çekerek arka sokağa *ürür ve orada ellerinin ipini keserek onu serbest bırakır.

Javert arkasını dönüp hızlı adımlarla oradan uzaklaşmaya başlar. Bir süre sonra bir kurşunla Maryüsr17;ün köprücük kemiği kırılır tam yere düşüp bayılacağı sırada Jan Valjan onu tutar ve omzuna alarak ateş çemberinden uzaklaştırmaya başlar. O anda ateş çemberinden kurtulmanın en iyi yolu bir lağım deliğine girerek oradan uzaklaşmaktır ve Jan Valjan bunu yaparak lağım deliğinin içerisinde temkinli adımlarla ilerlemeye başlar. Uzun bir yürüyüşten sonra önünde büyük bir aydınlık görür. Fakat Fakat burası kemer şekline bir demirle kapatılmıştır. Üzerinde kocaman bir kilit vardır.

Tam bu sırada tanıdık bir sesle karşılaşır. Bu ses Tenardiyer17;nin sesidir. Bay Tenardiye para karşılığı demirin kilidini açacağını söyler. Tenardiye Jan Valjanr17;ı tanımamıştır. Jan Valjan otuz frank vererek oradan çıkmayı başarır. Dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra Javertr17;i görür ve ondan kendisine yardım etmesini ister ve Javert onu Bay Jilnormanr17;ın evine getirir. Bay Jilnorman torununu görünce telaşa kapılır ve herkes seferber olur. Bu sırada Jan Valjan evine son bir defa girmek istediğini ve daha sonra jendisini tutuklayabileceğini söyler. Javert Jan Valjanr17;ı arabasıyla evine bırakır ve daha sonra oradan uzaklaşır.

Javert kendisinin bir kürek mahkumu tarafından ölümden kurtarılmasını gururuna yediremez ve intihar ederek ölür.

Dört ay sonra Maryüs iyileşir ve yasal engellerin hepsi kalktıktan sonra Maryüs ve Cosette evlenirler.

Uzun bir süre sonra Jan Valjan Maryüs ve Cosetter17;in yanında bulunduğu bir zamanda vefat etmiştir. Bu ölüyü iki adet gümüş şamdan aydınlatmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ozkanlar.yetkin-forum.com
 
Sefiller
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Eğitim Öğretim :: Kitap Özetleri-
Buraya geçin: